Teknolojinin son yıllarda oldukça gelişmesi sayesinde bilim dünyası yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmiştir. Bunun nedeni ise petrol, doğal gaz, kömür v.b fosil kökenli enerji kaynaklarının tükenmesi ve bu enerjilerin kullanımı sonrası çevreye verdikleri olumsuz sonuçlardır. Hidrojen enerjisi bu tür enerji kaynaklarına alternatif olan enerji kaynaklarından biridir. Aslında hidrojen birinci dereceden enerji kaynağı değildir diğer bir ifade ile önce hidrojeni elde etmek gerekmektedir. Hidrojenin elde edilme yöntemlerinden bazıları doğal gazdan buhar reformasyonu, kömürün gazlaştırılması, biyokütlelerin pirolizi ve suyun elektrolizidir. En çok tercih edilen yöntem ise suyun elektrolizidir.
Hidrojen enerjisinin tarihçesi 1950 li yıllarda NASA’ daki profesörlerin hidrojeni yakıt hücrelerinde ( pillerinde) kullanılmasına dayanmaktadır. Yakıt pilleri hidrojeni kullanarak ve aldığı hava içerisindeki oksijeni ayrıştırarak ortaya bir enerji çıkarmaktadır. Elektrikli olarak bilinen arabalar aslında yakıt pili bulunduran ve hidrojeni yakıt olarak kullanan arabalardır. Hidrojenin en büyük avantajlarından biriside depolanabilmesidir, hidrojen basınçlı tüpler sayesinde yüksek hacimlerde sıvı olarak depolanabilir.
Hidrojen gerek elde edilmesi gerek kullanım sonrası açısından oldukça çevre dostudur. Çevreye herhangi bir emisyonu yok denilebilecek seviyededir. Enerji verimliliği açısından petrol ile karşılaştırıldığında 2.7 kat daha verimlidir. Avrupa ülkelerinde, ABD’ de ve Japonya’ da hidrojen istasyonları vardır ve arabalar bu istasyonlar sayesinde hidrojen ihtiyacını temin etmektedir.
Hidrojen enerjisi yenilenebilir kaynaklar arasında en yüksek potansiyele sahip enerji çeşitlerindendir. Su var olduğu sürece hidrojen her daim üretilebilecek ve çevreye en ufak bir zararı dahi olmayacaktır. Çeşitli araba markaları gelecek yıllarda yakıt pili ile çalışabilecek araçlarının modellerini ve sayısını arttıracağını duyurmuştur.